Sunday, November 28, 2010

Marmaris Balıkçısı


Bestekar Sokak No: 88
Kavaklıdere Ankara
Tel: 00 90 312 427 2212
Hepimizin bildiği üzere, Ankara bir sahil kenti olmamasına rağmen lezzetli balık yiyebileceğiniz, hatta boğazdakilerle yarışabilecek, restoranlara sahip. Trilye gibi lüks yerlerin egenmenliğinde olan bu balık restoranları, son yıllarda Marmaris Balıkçıcısı, Balıkçı Köy gibi yerlerle biraz daha orta sınıfın da ulaşabileceği fiyatlara, Dalyan Balık gibi balık satmanın yanı sıra, hemen oracıktaki birkaç masasında da yemenize imkan sağlayan mekanlar ile halka inmiş durumda.


Marmaris Balıkçısı Bestekar Sokak’ta eski Yerfıstığı Pub’ın yerine açılmış. Öğlen menülerinin fiyatları ile dikkatimizi çekmişti. Balık ve meyve için 15TL’den başlayan fiyatlar, çevre ofislerde çalışanlar için sağlıklı bir alternatif olmuş durumda. Fırsatını bulunca biz de arkadaşlarla, tiyatro öncesi, akşam yemeği için Marmaris Balıkçısı’na gittik.


Başlangıç olarak, vitrinden seçtiğimiz mezeler ve salatamız geldi. Ahtapot salatası çoğu yerin aksine, çok iyi marine edilmiş ve yumuşacıktı. Tadına doyamadık açıkçası. Deniz börülcesi tamamen kılçıksızdı ve mükemmel zeytinyağı, limon, sarımsak dengesindeydi. Patlıcan salatası ise hayal kırıklığı oldu, oldukça tatsızdı. Gerçi patlıcanın mevsimi değil... Bunun aksine yine içinde patlıcan olan köpoğlu tam kıvamındaydı. Roka salatası ise görüntüsünün aksine akılda kalıcı bile değildi. Amasra’daki efsane salataladan beklemeyin.


Sıcaklardan da güveçte karides ve kalamar tava söyledik. Karidesler mikroskopla inceleme gerektirmeyecek boyutta ve çok lezzetliydi. Zaten güvecin üzerine yıldırım düştü ve geldiğinden daha hızlı, boşu mutfağa doğru yola çıktı. Kalamarlar ise donmuş değildi, hem sosu hem kendisi tam kıvamındaydı. Zaten biz birer halka tadına baktından sonra balık sevmeyen, hatta şinitzel sipariş eden sevgili Hande tarafından silinip süpürüldü.


Gelelim asıl konuya: BALIK. Açıkcası pek iyi bir başlangıç olmadı; çünkü balık tavsiyesi istediğimizde, cevap, levrek oldu. Yanlış anlamayın levrekle bir problemimiz yok ama insan balık mevsiminde bir lüfer, bir palamut yemek istiyor açıkcası. Buna rağmen daha sonra bizi 1.5 kiloluk bir lagos ile tavlamayı başardılar. Izgarada pişen balığımız masaya garnitürler içinde bir tabakta geldi, iyi pişmiş ama kurumamış, lezzeti yerindeydi. 


Tam bu noktada bir problem oluştu, ancak bizim değil sizin için; garsonun ayıklama önerisini rahatımıza düşkünlüğümüz ve muhabbetin koyuluğu ile kabul ediverince, balığı fotoğraflamayı akıl ettiğimizde kendisi çoktan miğdemizdeydi. Telafi için buzdolabındakileri fotoğrafladık.


Neden bilemiyoruz ama hep en efsane tatlıları balıkçılarda yedik. Bu yüzden tam menüyü inceliyorduk ki, masamıza ikram olarak cevizli kabak tatlısı geliverdi. Şekeri tam kıvamındaydı, hatta Drama Queen ‘ananeminki gibi’ dedi. Elbette biz balkabağı tatlısı ile yetinemedik ve gözümüze çarpmış olan kestaneli helvayı da denemek istedik. Tahin helvası ile pişmiş kestane parçacıklarını karıştırıp, küçük bir güveçte eritmişler. Başarılıydı. Birdaha ki sefere de suflelerini deneyeceğiz.


Bu kadar yemeğin bir şişe şarapla birlikte günahı ne oldu derseniz, 4 kişi için 236 TL ödedik. İçkili bir akşam yemeği için astronomik sayılmaz diye düşünüyoruz...



Although Ankara is not a coastal city, the fish is quite good here. Over the past years, fish restaurants in Ankara were expensive and luxurious, like Trilye, but now there is a lot of value-for-money options available. “Marmaris Balıkçısı” is one of them.

We went here to dinner before a theatre performance, but we want to emphasize that lunch menus are also possible and very cheap. A fish and salad is only 15 TL.

Ok let’s move on with what we ate. For cold starters we chose octopus salad, garden rocket salad, kopoglu (a traditional Turkish appetizer with eggplant and garlic yoghurt) and eggplant salad. 

Octopus salad was absolutely delicious. Generally this appetizer is hard to eat, almost trying to chew and eat a gum. But in this place, you must try! It strews in your mouth with an excellent seafood and sauce ratio. Top notch.
Garden rocket salad was ok. It cames with rather a pretentious bowl but taste and freshness of greens; not so much!
We also recommend “Kopoglu” and pretty sure that it will become your favorite appetizer in Turkey.

Our last cold starter, eggplant salad, was not good, so just skip it.
Let’s move on with hot starters, we ordered fried calamari and shrimps in a stew. In our group, there was one person who didn’t like see-food. But somehow (!) she adored fried calamari’s so couldn’t eat a single of it! Aside from joke, it was that good :). As you can infer, shrimps was also perfect, chubby and covered with butter, they finished almost in no time.

Now let’s get serious and approach to main deal: FISH! When we ask recommendation for the fish, we were a little bit disappointed first. Because they recommended us, see bass which can be eaten easily throughout the year. We were hoping that to eat something different in fishing season. But then the waiter came with 1.5 kg weighted Laos and captured our hearts :).
Laos was grilled perfectly and served boneless. So all you need to do is eat this tasty fish meat :). And this is why there is no picture of the fish. We just ate it and forgot to take picture :).

We can also recommend desserts. We tried a Turkish traditional dessert called: Helva. Conventionally it’s a sweet made with sesame oil. But here, they combined it with chestnuts and baked in an oven like a Turkish soufflé. Shouldn’t be missed!

Other than these, wine menu is weak. But it’s understandable for a mid-range place. Also you can try fish with raki, which is traditional Turkish style :).
So a number of cold and hot starters, a big fish, dessert and a bottle of wine cost 236 TL for 4 people. So it’s approximately 60 TL each.

Definitely recommended!

Thursday, November 25, 2010

Drama Queen Reporting / Drama Queen Bildiriyor: Ankara Konak – Kızılcahamam




BU YAZI, BLOG SAHİPLERİNİN BOŞ TEHDİTLERLE UĞRAŞACAK KADAR İŞSİZ OLMAMALARI SEBEBİ İLE DEĞİŞTİRİLMİŞTİR!




OKURLARIMIZIN VE DİĞER BLOG SAHİBİ ARKADAŞLARIMIZIN BU KONUDAKİ YORUMLARINI BİZLERLE PAYLAŞMALARINI RİCA EDİYORUZ!!!





Kuzu çevirme, kavurma ve 2 adet etli ekmek yenildi, 3 ayran içildi. 55 TL hesap ödendi. Memnun kalmadım ve paramın karşılığını alamadığımı düşünüyorum.

Sunday, November 21, 2010

Drama Queen Reporting / Drama Queen Bildiriyor: Ayşe Bacı – Kızılcahamam

Yine bir öğlen vakti ve yine yollardayız. Bu sefer yoğurdu üfleyerek yemeye karar verdik ve Kızılcahamam’ın yerlilerine sorduk. Ayşe Bacı’da mantı ve cevizli çörek yemeden gitmek olmazmış.



Önce gözlemenin tadına bakalım dedik. Ayşe Bacı gözlemeyi sade yapıyor, içine ne isterseniz koyun diye. Gayet güzeldi, hatta annem evdeki gibi dedi. Önden ikramları olan turşu ve bazlama da getiriyorlar, onlar da harika.



Ardından mantımız geldi. Biraz hayal kırıklığına uğradık açıkcası. Ayşe Bacı’nın kendi el açması mantısı bittiğinden, dışarıdan almış. Bir daha ki sefere kendi mantısından yiyeceğimizden emin olacağız. Mantı sevmeyenler için de gününe göre çeşitli yemekler var, kurufasulye, çorbalar vs.



Yemek sonrasında cevizli çörek ve çaylar da ikram olarak geldi. Mantıdan sonra bir mahcup olma durumu sözkonusuydu, ama biz tekrar gideceğiz, ben eminim birdaha ki sefere harika olacağından mantının.





Ankara’ya dönmeden mutlaka bazlama ve cevizli çörek almaya karar verdik ve siparişlerimizi verdik. 6 kişi 45 lira ödedik; ancak sadece mantıları ödediğimizi unutmayın. Cevizli çörekin kilosu da 14 TL. Kredi kartı geçmiyor, tedarikli olun.

It is again lunch time and we need a place to eat. This time we were cautious and asked for the suggestions of the locals and they to go to ‘Ayşe Bacı’ (bacı means sister). We went there to taste their mantı and wallnut scone (which is the best in the area).
We started with their gözleme (some call it pancake for some reason, but it is not), a thin dough cooked and folded to form a square. Generally it is cooked with cheese or minced meat in it but she does them plane so that you can create your own taste. It was very nice; mom said ‘it is like homemade’. They also brought some very delicious pickled cucumbers and bazlama (a sort of flat bread).
Then came our mantı. We were a little disappointed about it, as she ran out of her own product and had to get some readymade. She said she can offer something else, but we didn’t want. But next time we will make sure that we will have the one she prepared. If you do not like mantı, there are other dishes and also soups available.
She brought some walnut scone and tea complementary. The scone is very good as it was told. We will buy some scone and bazlama on the way back for sure.
We were 6 and paid only 45 liras for all. She only charged for mantı and the rest was complementary, as we are a little disappointed with mantı. I should also add that she is very friendly and like a true mom or sister. Do not forget, cash only!

Friday, November 19, 2010

Drama Queen Reporting / Drama Queen Bildiriyor: Kızılcahamam

Bayram tatili münasebeti ile bu hafta Kızılcahamam’a geldik. Malum, Kızılcahamam Ankara’ya arabayla sadece 1,5 saat uzaklıkta ve termalleri ile meşhur. Suyun özellikle kas sistemi, deri hastalıkları ve romatizma için tedavi edici olduğu söyleniyor. Türkiye’de, genellikle orta ve ileri yaş kaplicalara gitsede, bence gençler de yenilenmek ve stres atmak için gidebilirler. Termal havuzda 20 dakika kaldıktan sonra, 1-2 saat uyuklayıp, yeni doğan gibi uyanıyorsunuz.


Başkent Üniversitesi’nin bir kuruluşu olan Patalya Termal Hotel’de konaklıyoruz. Çalışanlar güleryüzlü ve yardımcı. Otelin genel müdürü ile ufak bir sohbetin ardından Mart 2011 itibari ile otelin yenilenmiş hali ile hizmete gireceğini öğrendik. Otelle ilgili en iyi şeylerden biri de, içinde bulunduğu doğa. Çam ormanları ile çevrili otelde sabah koşusuna çıktığınızda adeta içinize çam soluyorsunuz.



Patalya dışında başka oteller de var elbette ama bence en nezih olan Patalya. Elbette diğer seçenekler de var. Örneğin belediyenin yaptırdığı apartlarda yada sertifika verdiği evlerdeki odalarda konaklayabilirsiniz. Tercihiniz apart olursa, mutfak eşyalarınızı da getirmeyi unutmayın.



Görülecek en önemli yer ise, Büyük Hamam karşısındaki parkın içindeki şehit ağacı. Türkiye’nin dört bir yanında şehit olan askerlerimizin künyelerinin asılı olduğu ağaç, her Türk’ün görmesi gereken yerlerden.



Sonuç olarak, Kızılcahamam haftasonu ya da günübirlik ziyaret etmek için biçilmiş kaftan. Eve dönerken boş şişelerinizi Kızılcaham’ın güzel suyuyla doldurmayı da unutmayın.

***

I am at Kızılcahamam, which is very only 1,5 hrs. ride to Ankara, with my family this week, due to the Holiday. Kızılcahamam is famous for its thermal water and therefore spa. The water here is said to be good for many diseases, especially the ones regarding muscular system, skin and rheumatism. In Turkey, mostly elderly people prefer these resorts; however I believe it is also very good for young. After you stay at the thermal hot pool for 20 minutes, you wrap yourself in your bathrobe and towels and then take a nap for 1-2 hours. You wake as if you are a new born, relaxed and with a skin like silk.

We are staying at Patalya Thermal Resort, which is facility of Başkent University. The staff is nice and friendly, but the hotel needs a serious renovation. After chatting a little with the general manager of the hotel, we learned that the renovation will be finished at March 2011 and the hotel is going to be a ready for the new season as a totally new place. One of the best things about the hotel is the nature it is in. The hotel is surrounded by the pine forest. When you go out for running in the morning you breathe in the nice smell of the forest.

There are other hotels as well but Patalya is probably the most decent one. You have another options like renting an apart that the municipality built recently again at the city center. Bunun dışında belediyenin sertifika verdiği evlerde oda kiralamak da mümkün. They have their own kitchen but you need to bring your own utensils.

There is also a monument for Turkish soldiers who died while defending their country. It is a must see place, that is in the park right across Büyük Hamam (The great Turkish bath) at the city center.

To sum up, Kızılcahamam is a nice place to visit for a weekend even only for its nature. There are also picnic areas in the forest, for daily visitors. Do not forget to fill your empty water bottles on the way back with its nice water.

Thursday, November 18, 2010

Walking around İstanbul 4: Me Gusta



Günümüzde kadınların el atmadığı çok az şey kaldı sanırım. Bunlardan birisi de futbol maçlarıydı fakat yavaş yavaş o kaleyi de kaptırmaya başladık :). İşin şakası bir yana, her şeyin keyfi başka tabii. Erkek erkeğe maç izlemek de eğlenceli, coşkulu hatta biraz fazla testesteron pompalı diyebiliriz. Fakat kızlı-erkekli maç izlemek de bir başka güzel. Bizden bile daha heyecanlı oluyorlar, bazen gereksiz yerlerde ama olsun, ah bir de maçın ortasında ofsayt nedir diye gereksiz soru sormasalar!

Her neyse, İstanbuldayız, Türkiye’mizin maçı var ve kavga gürültü çıkmayacak nezih bir yer arıyoruz. Çok da aile yeri olmamalı tabii, sonuçta Akdeniz insanıyız, kanımız ateşli TV başında bile olsa tezahürat yapacağız, hakemi yerin dibine sokacağız! İşte bu dengeyi ararken Me Gusta’yı bulduk. Yeri çok basit, Taksim’deki ünlü The Marmara Otel’inin dibindeki yokuştan inmeye başlayın, hemen sağdaki ilk mekan.

Burası 2 katlı, geniş ve ferah bir yer. Maç için karşılıklı duvarlara dev perdeleri çekmişler, yani önünüzü dönseniz maç, arkanızı dönseniz maç. Bir şey kaçırmıyorsunuz! Giriş için bir ücret talep etmiyorlar, fakat rezervasyon şart. Maç saatinde hınca hınç dolu burası. Yalnız müthiş bir havalandırması var, takdir etmemek elde değil. O kalabalığa rağmen hiç sıkılıp, bunalmıyorsunuz.


Bira fiyatları için normal diyebiliriz, ama İstanbul standartlarına göre ucuz. 50’lik bira 6 TL. Yalnız garson sayısı az. Bu yüzden servis biraz yavaş. Burada insan biraz ikilemde kalıyor, garson sayısı az ama öz mü olmalı yoksa eli bardak tutan adamı garson diye almak mı lazım diye. Me Gusta ilk seçeneği benimsemiş, çalışan elemanlar kaliteli ama dediğim gibi az oldukları için servis biraz yavaş. Biz bu durumun biraz önüne geçmek için ve kalabalık olduğumuzdan birahi, sürahi gibi sonuna –hi eki takılmış devasa sürahilerde istedik biralarımızı. Bu sayede servisin yavaşlığının bir nebze de olsa önüne geçmiş olduk, hem de bardak başı yaklaşık 1 TL gibi kar etmiş olduk (litre cinsinden hesap yapınca bu tip dev sürahiler biraz daha ucuza geliyor ama tabii bunların da ısınma problemi var, hızlı içmek lazım!).

Bunun dışında olması gereken atıştırmalıklar da var. Tavuk kanatlarından tutun da patates kızartması ve kalamar tavaya kadar. Herhangi bir esprileri yok yalnız, standart soslarıyla birlikte geliyor. Hatta hazır dondurulmuş gıda bile olabilirler, emin olamadım fakat çok da önemi yok zaten. Maksat muhabbet edip maç izlerken, arada bir şeyler atıştırmak. İnsan gurme şeyler beklemiyor bu durumda. Menü yalnızca atıştırmalıklardan oluşmuyor, ana yemekler de var fakat bunları tatma şansımız olmadı.

Son olarak da biraz da ortamdan bahsetmek istiyorum. Gerçekten gelen herkesi kendimiz seçsek bu kadar keyifli bir ortam yaratamazdık. 2 takımın taraftarı da karışık oturmuş, öyle grupları ayrıştırma gibi bir şey yok. Herkes oldukça coşkulu, tezahürat yapıyor maçı takip ediyor. Karşılıklı bir saygı durumu var. Şiddetle tavsiye olunur.


So, today is the football night! You are looking for a place to watch your favorite team, possibly wrecking the opposition. What you need is balance. A stadium-like atmosphere would be nice but extreme hooliganism must be avoided. You should be able to cheer up to your team without any concerns. Also this place should have a central location so that you can have a safe trip home. If we combine all these “Me Gusta” is your place!

Centrally located in Taksim, you can find here by walking just near down hill from famous The Marmara Hotel.

Although it’s a big place with two floors, you need a reservation earlier from the game. Yes it gets very crowded but it has excellent ventilation system so you don’t get stressed.

There is big screens on the walls opposite each other, so you won’t miss anything even if you turn around! You can sit either on the bar, or in 4 people benches or big tables on the middle.

As always famous beer of the Turkey, “Efes” is available and it’s rather cheap with 6 TL of a 0.5 liter glass. Imported beers are also available in bottles, brads like Miller, Bud etc.

There is broad range of snacks that can accompany your beverages. From fries to chicken wings to fried calamari. But be warned, portions are small so order plenty. Menu also includes main courses but we didn’t try them.

Only problem that we saw was slow service, but if the game is exciting you will not notice it :).

Enjoy the game!