Showing posts with label balık. Show all posts
Showing posts with label balık. Show all posts

Tuesday, December 21, 2010

Dalyan Balıkçısı

Tunalı Hilmi Cad. 90/G
Çankaya/ANKARA
+90 312 467 8281



Ailece abone olmamıza rağmen ancak şimdi yazma fırsatı buluyorum Dalyan Balık’ı, bu benim ayıbım. Henüz burayı keşfetmemiş olanlarınız için de büyük kayıp. Hayat fırsatlarla dolu ne de olsa, zararın neresinden dönseniz kar.


1958’den beri, başka deyişle 3 kuşaktır Ankara’nın balıkçısı olan Dalyan Balık, son birkaç yıldır dükkanının önündeki sevimli mekanında da bizleri balıkla buluşturuyor. Tecrübeli aile işletmesi, size restaurant lezzetini ev ortamında gibi yeme fırsatı veriyor. Elbette hala tezgahtan balık satın alabilirsiniz, asla tam bir restaurant dönüşmüş değil dalyan balık.


Özellikle öğlenleri Tunalı civarındaysam vazgeçilmez öğle yemeği durağımdır burası. Işık hızıyla gelen siparişler, dünyanın en güleryüzlü servis elemanları balığı daha lezzetli yapıyor sanırım. Tezgahtaki balıklardan seçebileceğiniz gibi, salata, çorba, mezeler ve özellikle yeni yapmaya başladıkları midye dolma da arasından seçmekte zorlanacağınız alternatifler.


Gelelim bizim neler yediğimize. Valide sultan ızgara palamut, sultanların sultanı balık çorbası ve hamsi ızgara, ve ben, salata ve hamsi tava. Palamut hem iyi pişmiş, hemde hiç kurumamıştı. Balık çorbası tam kıvamında, hem bol balıklı, hem de balıklar su içinde yüzmüyor, hoş bir kremalı durum söz konusu. Salata, çıtır çıtır günlük, ekmeklerle yarış içinde. Hamsi… Ne desem boş, tavası yağ çekmemiş, ızgarası ayrı güzel.


Midye dolma için de çelişki içindeyiz. Midye dolmanın da hem fıstıklı, üzümlüsünü hem sokak işi olanını yedik. Herkes fıstık, üzüm sevmiyormuş… Zannedersem son olarak iki çeşitten de bulundurma planları vardı, midye konusu biraz muallakta şimdilik.


Balıklar, salata, çorba, şalgam suyu (balıkla ne alakaysa) ve su için 36 Lira ödedik. Yemek sonunda gelen her daim taze çaydan da sözetmeden geçemeyeceğim…


I can almost say that we have a family membership to the place! However, sadly I couldn’t write about it before.

Since 1958, Dalyan Balik is Ankara’s fish market. But for the last few years, it is also the quick fish eat. If you are too lazy to cook at home, try it at the shop…

If I am around Tunalı especially at lunch time, Dalyan Balık is my place without a question. Your orders are at the table with the speed of light, and I guess everyone is very happy with their job, they are always smiling! The options are salad, soup, appetizers, stuffed mussels as well as the fish on the clerk.

What we had is grilled bonito, grilled and fried anchovy, fish soup and salad. Bonito was both well cooked and juicy. Fish soup had many fish in it and they were as well not swimming in water but rather in a creamy nice base. Salad was fresh and crispy like the bread served. And anchovy… Not oily, and very delicious.

Stuffed mussels are another issue. We have tasted both the one with currant and pine nuts and without. I suppose they were thinking of having both lastly.

For the fish, salad, soup and two drinks we paid 36 Liras. The limitless good quality tea is complementary.

Sunday, November 28, 2010

Marmaris Balıkçısı


Bestekar Sokak No: 88
Kavaklıdere Ankara
Tel: 00 90 312 427 2212
Hepimizin bildiği üzere, Ankara bir sahil kenti olmamasına rağmen lezzetli balık yiyebileceğiniz, hatta boğazdakilerle yarışabilecek, restoranlara sahip. Trilye gibi lüks yerlerin egenmenliğinde olan bu balık restoranları, son yıllarda Marmaris Balıkçıcısı, Balıkçı Köy gibi yerlerle biraz daha orta sınıfın da ulaşabileceği fiyatlara, Dalyan Balık gibi balık satmanın yanı sıra, hemen oracıktaki birkaç masasında da yemenize imkan sağlayan mekanlar ile halka inmiş durumda.


Marmaris Balıkçısı Bestekar Sokak’ta eski Yerfıstığı Pub’ın yerine açılmış. Öğlen menülerinin fiyatları ile dikkatimizi çekmişti. Balık ve meyve için 15TL’den başlayan fiyatlar, çevre ofislerde çalışanlar için sağlıklı bir alternatif olmuş durumda. Fırsatını bulunca biz de arkadaşlarla, tiyatro öncesi, akşam yemeği için Marmaris Balıkçısı’na gittik.


Başlangıç olarak, vitrinden seçtiğimiz mezeler ve salatamız geldi. Ahtapot salatası çoğu yerin aksine, çok iyi marine edilmiş ve yumuşacıktı. Tadına doyamadık açıkçası. Deniz börülcesi tamamen kılçıksızdı ve mükemmel zeytinyağı, limon, sarımsak dengesindeydi. Patlıcan salatası ise hayal kırıklığı oldu, oldukça tatsızdı. Gerçi patlıcanın mevsimi değil... Bunun aksine yine içinde patlıcan olan köpoğlu tam kıvamındaydı. Roka salatası ise görüntüsünün aksine akılda kalıcı bile değildi. Amasra’daki efsane salataladan beklemeyin.


Sıcaklardan da güveçte karides ve kalamar tava söyledik. Karidesler mikroskopla inceleme gerektirmeyecek boyutta ve çok lezzetliydi. Zaten güvecin üzerine yıldırım düştü ve geldiğinden daha hızlı, boşu mutfağa doğru yola çıktı. Kalamarlar ise donmuş değildi, hem sosu hem kendisi tam kıvamındaydı. Zaten biz birer halka tadına baktından sonra balık sevmeyen, hatta şinitzel sipariş eden sevgili Hande tarafından silinip süpürüldü.


Gelelim asıl konuya: BALIK. Açıkcası pek iyi bir başlangıç olmadı; çünkü balık tavsiyesi istediğimizde, cevap, levrek oldu. Yanlış anlamayın levrekle bir problemimiz yok ama insan balık mevsiminde bir lüfer, bir palamut yemek istiyor açıkcası. Buna rağmen daha sonra bizi 1.5 kiloluk bir lagos ile tavlamayı başardılar. Izgarada pişen balığımız masaya garnitürler içinde bir tabakta geldi, iyi pişmiş ama kurumamış, lezzeti yerindeydi. 


Tam bu noktada bir problem oluştu, ancak bizim değil sizin için; garsonun ayıklama önerisini rahatımıza düşkünlüğümüz ve muhabbetin koyuluğu ile kabul ediverince, balığı fotoğraflamayı akıl ettiğimizde kendisi çoktan miğdemizdeydi. Telafi için buzdolabındakileri fotoğrafladık.


Neden bilemiyoruz ama hep en efsane tatlıları balıkçılarda yedik. Bu yüzden tam menüyü inceliyorduk ki, masamıza ikram olarak cevizli kabak tatlısı geliverdi. Şekeri tam kıvamındaydı, hatta Drama Queen ‘ananeminki gibi’ dedi. Elbette biz balkabağı tatlısı ile yetinemedik ve gözümüze çarpmış olan kestaneli helvayı da denemek istedik. Tahin helvası ile pişmiş kestane parçacıklarını karıştırıp, küçük bir güveçte eritmişler. Başarılıydı. Birdaha ki sefere de suflelerini deneyeceğiz.


Bu kadar yemeğin bir şişe şarapla birlikte günahı ne oldu derseniz, 4 kişi için 236 TL ödedik. İçkili bir akşam yemeği için astronomik sayılmaz diye düşünüyoruz...



Although Ankara is not a coastal city, the fish is quite good here. Over the past years, fish restaurants in Ankara were expensive and luxurious, like Trilye, but now there is a lot of value-for-money options available. “Marmaris Balıkçısı” is one of them.

We went here to dinner before a theatre performance, but we want to emphasize that lunch menus are also possible and very cheap. A fish and salad is only 15 TL.

Ok let’s move on with what we ate. For cold starters we chose octopus salad, garden rocket salad, kopoglu (a traditional Turkish appetizer with eggplant and garlic yoghurt) and eggplant salad. 

Octopus salad was absolutely delicious. Generally this appetizer is hard to eat, almost trying to chew and eat a gum. But in this place, you must try! It strews in your mouth with an excellent seafood and sauce ratio. Top notch.
Garden rocket salad was ok. It cames with rather a pretentious bowl but taste and freshness of greens; not so much!
We also recommend “Kopoglu” and pretty sure that it will become your favorite appetizer in Turkey.

Our last cold starter, eggplant salad, was not good, so just skip it.
Let’s move on with hot starters, we ordered fried calamari and shrimps in a stew. In our group, there was one person who didn’t like see-food. But somehow (!) she adored fried calamari’s so couldn’t eat a single of it! Aside from joke, it was that good :). As you can infer, shrimps was also perfect, chubby and covered with butter, they finished almost in no time.

Now let’s get serious and approach to main deal: FISH! When we ask recommendation for the fish, we were a little bit disappointed first. Because they recommended us, see bass which can be eaten easily throughout the year. We were hoping that to eat something different in fishing season. But then the waiter came with 1.5 kg weighted Laos and captured our hearts :).
Laos was grilled perfectly and served boneless. So all you need to do is eat this tasty fish meat :). And this is why there is no picture of the fish. We just ate it and forgot to take picture :).

We can also recommend desserts. We tried a Turkish traditional dessert called: Helva. Conventionally it’s a sweet made with sesame oil. But here, they combined it with chestnuts and baked in an oven like a Turkish soufflé. Shouldn’t be missed!

Other than these, wine menu is weak. But it’s understandable for a mid-range place. Also you can try fish with raki, which is traditional Turkish style :).
So a number of cold and hot starters, a big fish, dessert and a bottle of wine cost 236 TL for 4 people. So it’s approximately 60 TL each.

Definitely recommended!