Showing posts with label exhibition. Show all posts
Showing posts with label exhibition. Show all posts

Saturday, June 26, 2010

Hatay @ Ankara Expo – 17-25 Haziran (June) 2010

Atatürk Kültür Merkezi (AKM) – Ulus


Üniversiteden biricik sınıf arkadaşım Gülce ile AKM’de düzenlenen Hatay günlerine gittik. Ucunda en kötü ihtimalle künefe olması bizim için yeterli sebep oldu.


Açıkca söylemek gerekirse ben daha renkli olmasını bekliyordum fuarın. Belediye, valilik, turizm acentaları ve otellerin çok sayıda standı vardı. Belki bu sebeple biraz ruhsuz geldi bana. Yinede yöresel kumaşlar, takılar yada tatlara ilgi duyanlar için heyecan verici olabilir.


Genel olarak neler var derseniz, girişde sizi 3 koridorlu yiyecek ağırlıklı açık alan bekliyor. Yörenin lezzetleri olan oruk (bir çeşit köfte), içli köfte, künefe ve özel bir fırında pişen pide, burada tatmanız için sizi bekliyor. Ancak künefe için oluşan sırada beklemeye sabrınız olmalı, talep çok tahmin edebileceğiniz gibi. Bunların yanı sıra, benim çok sevdiğim kirece yatırılarak yapılan kabak tatlısı, nar ekşisi ve başta kekik olmak üzere çeşitli baharatları da bu kısımda bulabilirsiniz.



Binaya girdiğinizde ise, yöresel peynir, zeytinyağı ve salça satan standların yanısı sıra, el işlemeleri de oldukça fazla. İğne oyalarıyla işlenmiş yemeniler ve çeşitli takılar, yarı değerli taşlar meraklılarını bekliyor. Hatay’a özel olmamakla birlikte, sabundan yapılmış çeşitli meyvalar satılan stand, fuarın en renkli yeri.


Gelelim en özel standlara. Elbette ipek kumaşlar ve ipekten çeşitli aksesuarlar satanlar. Aldığınız şalın, koza halinden nasıl ipliğe ve daha sonra da el tezgahında dokunarak kumaşa dönüştüğüne şahit olmanız da mümkün.



Hatay Uzunçarşı’yı Ankara’ya getiren fuar, 30 Haziran Çarşamba’ya kadar meraklıları için AKM’de...



I went to Hatay Days Expo at AKM with my classmate Gülce from college. The idea of having künefe - a kind of dessert made with extra thin precooked dough and cheese – was enough to visit the expo.


Civil governments, tourism agencies and hotels at the area had many stand areas. Therefore expo was not as colorful as I have expected to tell the truth. On the other hand if you are interested in authentic clothes, accessories and tastes, it can be exciting to visit the expo.


At the entrance there is the 3 corridor open-air eating area. You can taste oruk and içli köfte (two different kinds of meatballs), künefe, and bread cooked at special ovens. In addition, my favorite pumpkin dessert, pomegranate sauce and spices including the best oregano you can find are sold at this area.


When you enter the building, in addition to cheese, olive oil, tomato and pepper paste stand areas, embroideries and accessories made from precious stones are available. Although it is not special for Hatay, the stand selling fruit shaped soaps are the most colorful spot of the expo.


I saved best to the end. There are many stands selling silk clothes. It is also possible to learn how cocoon becomes silk treads and then woven to cloth.

If you cannot visit Uzunçarşı at Hatay, you can visit the expo at AKM until Wednesday 30 June...

Tuesday, June 15, 2010

Sanatsal Cam Sergisi / Glass Art Exhibition: 8 – 17 Haziran (June) 2010


Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi – Kennedy Cad. No:4 Kavaklıdere


Çağdaş Sanatlar Merkezi’ndeki Sanatsal Cam Sergisi’ni sevgili annem ve Washingtonian ile beraber gezdik. Cam Dostları Grubu ve Ankara Arda Sanat Galerisi’nin ortak girişimiyle Çankaya Belediyesi sponsorluğunda gerçekleşen ve küratörlüğünü Ender Başaran’ın yaptığı etkinlik Türkiye’de bir ilk. Sergi 71 sanatçının ve Dokuz Eylül, Marmara, Mimar Sinan, Eskişehir Anadolu, Akdeniz Üniversitelerinin katılımıyla gerçekleşmiş. Eserlerin bir bölümü koleksiyon parçası olmakla birlikte satışta olan parçalar da mevcut. Siz ziyaret ettiğinizde nasıl hislerle ayrılırsınız bilemiyorum ancak, biz çok etkilendik!



MÖ 5500 yıllarında başlayan kum ve ateşin aşkı, farklı yerlere savrulurken başkalaşmış, güzelleşmiş ve o yerlerin adıyla anılan teknikleri yaratmış. Benim için serüveninin en ilgi çekici kısmı Fatih Sultan Mehmet döneminde başlıyor. Bu dönemde Bizans’a yardıma gelen Venediklilerin, cam ustalarını götürüp Murano Adası’nda üretime başlamasıyla ‘Murano Camı’ ortaya çıkar. 18. Yüzyıla gelindiğinde, 3. Selim Mevlevi derviş Mehmet Dede’yi Venedik’e cam işleme tekniklerini öğrenmesi için gönderir ve böylece dünyaca ünlü ‘Çeşm-i Bülbül’ sanatı ortaya çıkar. Günümüzde, cam hala yüzyıllar önceki gibi özel kum ve kaya çeşitlerinin yüksek sıcaklıkta eritilip, soğutulmaya bırakılmasıyla hayat buluyor.


Sergide çeşitli tekniklerle işlenmiş ya da tasarlanmış birçok eser görücüye çıkmış. Üniversite öğrencilerinin mezuniyet projelerindeki yaratıcılığa hayran kalırken, ustaların ve profesörlerin tecrübelerini yansıtan eserlerdeki yaşanmışlık, kum ve ateşin neler anlatabileceğinin aynası. Giriş kattaki Marmara Üniversitesi’nin cam altı resimlerine bakarken sıklıkla ‘Bu çerçevelenmiş bir tablo olabilir mi?’ diyor insan. Üst katlardaki masklar, heykeller, camın birçok farklı materyal ile birleştiği çalışmalar hayal gücünün sonsuzluğunun kanıtı. Renksiz camın anlatabilecekleri, rengin anlamdan çok kattığı perspektif, kelimeleri kifayetsiz kılıyor.
17 Haziran 2010’a kadar açık olan sergi, her gün aksesuarlarımızda, soframızda, evimizde, arabamızda ve sayamayacağım daha birçok yerde dikkatimizi çekmeyen camın değerini hatırlatıyor ve bunlardan ibaret olmadığını deneyimlemek isteyenleri bekliyor.


Çankaya Municipality Çağdaş Sanatlar Merkezi – Kennedy Street No: 4 Kavaklıdere

We have visited the glass art exhibition at Çağdaş Sanatlar Merkezi with my dear mother and Washingtonian. Ender Başaran as the curator, the event was organized by Cam Dostları Grubu and Arda Art Gallery is sponsored by Çankaya Municipality. 71 artists and Dokuz Eylül, Marmara, Mimar Sinan, Eskişehir Anadolu, Akdeniz Universities participated the exhibition. Some pieces are from artists collections, while there are pieces available for sale as well.
The love of sand and fire started around 5500 B.C. Through its journey, it changed, refined and created new techniques. To me, the most important part of the journey starts with Fatih Sultan Mehmet (Ottoman Emperor 1451-1481) era. During the period Venations coming to help Byzantines, took some glass artists together with them and started production at the island of Murano, which than became the famous ‘Murano Glass’. At 18th century Sultan 3rd Selim (Ottoman Emperor 1761-1808) sent Mehmet Dede to Venice to master glass techniques and world famous ‘Çeşm-i Bülbül’ was created. Today, glass is still produced by melting sand at high temperatures and then cooling down.

Artworks produced with different techniques are exhibited. While you admire university students’ graduation projects, the experience of masters and professors reflect what sand and fire can denote. While looking at the Marmara University section at the ground floor, you frequently ask yourself ‘Can it be a framed picture but not a glass art piece?’ Masks, sculptures, and artworks that glass combined with many other materials at the upper floors prove that there are no limitations to imagination. What clear glass can tell, the perspective added with color cannot be expressed by words.

The exhibition which will be ending on 17 June 2010 shows us glass we use everyday at our accessories, on our table, at home and car without recognition can also become art.