Showing posts with label pizza. Show all posts
Showing posts with label pizza. Show all posts

Sunday, December 12, 2010

Walking around İstanbul 5: Pizza 49

49 Pizza
Turnacibasi Cad. No.49 Cukurcuma / Istanbul


İstanbul seyâhatlerime başlamadan önce illâki İstiklal caddesi ve çevresi hakkında bir araştırma yaparım. Bunun nedeni ise o civarın hızına yetişememek! Sürekli yeni bir yerler açılıyor veya daha önce gidip beğendiğiniz bir mekan el değiştirip kaliteyi düşürüyor. İşte yine böyle bir araştırmamın başındayken Pizza 49’a rastladım. Açıkçası çok fazla bilgi yoktu ama neden bilmiyorum yazılan tek tük paragraflar ve ufak fotoğraflar bile buraya içimin ısınmasına yetti. Hem kahvaltısı hemde yemekleri tavsiye ediliyordu, biz yaptığımız program sonucu kahvaltımızı burada yapmaya karar verdik.



Yalnız baştan söylemeliyim ki mekanı bulup programa dahil eden bendeniz bile bu kadar başarılı bir yer ile karşılaşacağımızı beklemiyordum. Hemen başlıyorum anlatmaya.


İlk siparişimiz Bozcaada kahvaltısı. Bu tabak büyükçe bir kruvasan, kimyonlu haşlanmış yumurtalar, peynir çeşitleri, yeşil ve siyah zeytinler, domates, salatalık ve 2 çeşit reçelden oluşuyor. Ekmeğinizi yumuşatmak içinse kaymak ve domates salçası var. Fotoğraftan da görüleceği üzere tabak kompakt ve minimal fakat bu görünümüne rağmen oldukça doyurucu. Tüm malzemeler taze olarak Bozcaada’dan geldiği için müthiş lezzetli. Özellikle üzüm reçelinin tadı hala damağımızda! Kimyonlu yumurta ise değişik bir tattı ve denilene göre kimyon sayesinde yumurtanın gaz yapması önleniyormuş :).


Diğer siparişimiz ise klasik sucuklu yumurta. Yalnız gelen tabak hiç de klasik değil!! Mekan adının hakkını işte burada veriyor. Sucuklu yumurtayı kendilerince yorumlamışlar. Pizza hamurunun üzerine peynir, yumurta sarıları ve sucuklarla donatılıp fırına verilmiş. Hem görüntü hemde tadı çok güzeldi.



Son siparişimiz ise kelimenin tam anlamıyla bir efsaneydi! Nutellasimo... Bu kapalı pizzanın (calzone) içinde mascarpone peyniri ve nutella bulunuyor. Açıkçası düşüncesi bile insanın ağzını sulandırıyor ve tereddütsüz söyleyebilirim ki bu pizza tüm beklentileri karşılıyor! Daha ilk çatalda katıksız bir mutlulukla doluyorsunuz :).



Daha sonra, artık damak tadınıza kalmış, çay veya espresso ile bu enfes öğünü tamamlıyoruz. Ben özellikle espressoyu tavsiye ederim çünkü kahve Viyana’nın ünlü zinciri Julius Meinl’dan ithâl. Her yerde kolay kolay bulmak mümkün olmuyor.

Bunların dışında, yüksek tavanlı bohem dizaynı da çok beğendik. Tek tespit ettiğimiz sorun servisin yavaşlığı ama beklediğinize değiyor kesinlikle.



Yaptığımız kahvaltı 3 kişilikti ve kişi başı yaklaşık 20 TL verdik. Eğer akşam yemeğine gidip alkollü bir içecek de alırsanız bu fiyat yükselebilir doğal olarak.

Kesinlikle tavsiye olunur, şimdiden afiyet olsun!

Bir de dipnot, buranın isim mevzusu biraz karışık. 49 Pizza, Pizza 49, Çukurcuma 49, Cafe 49 gibi isimler ile de duyabilirsiniz.





This place is a prime example of why we ALL love Taksim/Beyoglu neighborhood. Drifting into one of the narrow streets from “Istiklal caddesi”, there is always a possibility of finding a hidden gem, and ours was called Pizza 49.

Because of the name, you can think this place as a pizzeria, but the menu is rich and not dominated by pizza types. In fact, we had our breakfast here, on a lovely autumn morning. Also spacious and bohemian design of the café completed this scene perfectly.

Our group ordered, “Bozcaada” breakfast which is intended for two people and fried eggs with faggot.

Bozcaada is an island near Istanbul, protected from dirty city life and unviolated by excess population. As you can imply, weather is fresh there and goods are delicious. I want to open a parenthesis here and recommend you wine & cheese trip to Bozcaada. A perfect scene, warmth of your lover and gourmet food, it will be simply unforgettable.

Returning to our breakfast plate, it consists of boiled eggs with cumin, black and green olives, croissant, cheese, tomatoes, cucumbers and two types of jam. There is also double cream and tomato paste to soften your croissant. Although the plate looks compact and minimal, the ingredients come fresh from Bozcaada so they were REALLY good. Especially the grape jam was marvelous and we still crave for it. Eggs with cumin also were an interesting taste and they told us that cumin prevents gaseous nature of egg :).

When our second order came, it was a bit of surprise. Fried eggs with faggot served like a pizza! Base of the dish was classic pizza dough with cheese and two eggs yolks were cracked on it which were companioned by a LOT of worst. It was a great idea indeed and it was delicious! Definitely recommended.

Finally, our latest bomb or you can say “The Prestige”: Nutellasimo. It’s a calzone (closed pizza) made from mascarpone cheese and Nutella. Its safe to say that the pizza meets the great expectations arises from the name of it. Let the pictures speak, ten points from us.

To summarize, breakfast is good here and definitely recommended. You can also try classic Italian cuisine accompanied by wine at the evenings. Apart from that, service was a little bit slow and prices are moderate. Approximately 20 TL per person without an alcoholic beverage.

Last remark, coffees are imported from famous chain, Julius Meinl of Vienna. So before you leave don’t forget to have an espresso shot for the rest of the day :).

Monday, July 12, 2010

Big Chefs Çukurambar

1425. Cadde (Street) 29/C
ÇukurambarTel: 00 90 312 220 2201

Pink Martini konseri öncesi ODTÜ Vişnelik Tesisleri’ne yakın olduğu için Çukurambar Big Chefs’deydik. Çukurambar, café kültürünü yeni geliştiren bir semt. Dolayısıyla bana sıcak olmaktan çok uzak geliyor. Birbirine benzeyen birçok café, restaurant, bistro, ya da adı her neyse, yan yana dizilmiş durumda.



Havaların mevsim normallerine dönmüş olmasından mütevellit, bahçede bir masa tercih ettik. Geniş bahçesi, özenle seçilmiş bahçe mobilyalarıyla şık ve sade. Önceden gitmiş olanlar bilir, geçen yaz bahçenin etrafından dolaşan minik bir havuz vardı, artık yok. İşletme yerine çiçek tarhı yapmayı uygun bulmuş. Masamıza yerleştikten sonra fark ettik ki serinletme amaçlı su buharı püskürten bir sistem var her yerde. Amacına ulaşsa da, biz kendimizi sıcaktan bayılmaması için ıslatılan sebzeler gibi hissettik.



Soğuk bir Uludağ soda ilk siparişimiz oldu. Sevgili dayımın reçetesi olan, sodanın içine limon, misket limonu (lime), taze nane ve buz koyarak, mükemmel bir serinleticiye dönüştürdüğü çok sağlıklı, pek lezzetli soda ilaç gibi geldi. Ardından taze kekikli beyaz peynirli salatamız geldi. Lezzetine sözümüz yok, ancak isminde ‘beyaz peynirli’ yazan bir salatada neden sadece 4 tane yarım kibrit kutusu kadar peynir olduğunu anlayamadık. Ardından da bir sebzeli pizza bölüştük. Salatayı başlangıç olarak istediğimizi belirtmiş olmamıza rağmen, pizza hemen arkasından geldi ve kenarda bir süre bizi beklemek zorunda kaldı. Bu da soğumasına ve peynirin sertleşmesine sebep oldu. Gerçi menüde yazdığı üzere mozzerella peyniri ile yapılmış olsaydı, durum bambaşka olacaktı. Ben bu mozzerella peyniri aşkını da anlayamadım. Evet, İtalya’da mozzerella ile yapılır pizza, ama adamların milli peyniri olduğundan sürekli üretimi yapılıyor. Bizde kaşar peyniri kılıklı kuru bir peyniri mozzerella diye satıyorlar. Madem yok, o zaman asıl ne koyuyorsan onu yaz, her türlü satıyorsun zaten, en azından kandırılmış hissetmeyiz.


Bir süre için daha sağlıklı beslenme konusunda aldığımız karardan ötürü, bu yemekte tatlı yemedik. Zaten yemekleri de paylaştık. Bana kalırsa, salata yiyip bir saat sonra acıkmak, ya da pizza sonrası suçluluktansa, ikisinden de yiyip sağlıklı ve mutlu olmak en güzeli :). Big Chefs’de porsiyonların büyük olduğu gerçeğinin de bu duruma katkısı büyük elbette…



Merak edenler için, büyük şişe Uludağ soda, salata, pizzadan, çay ve Türk kahvesi için 50.50 TL ödedik. Ben fiyatı yüksek olarak değerlendiriyorum açıkçası, özellikle de salatayı göz önüne alarak. Demleme çayın yanına akide şekeri ve minik vazoda taze çiçek koyarak 3.5 TL fiyatı haklı çıkarmaları da ayrı! Bu arada hak geçmesin, kahvenin yanında da fıstıklı lokum var.

Bir diğer değinmek istediğim konu ise, yine meraklısına, vale hizmeti sunuyor olmaları. Bu sefer yaz dolayısıyla Ankara’nın boş olduğu bir zamana denk geldiğimizden, arabamızı alıp 10 dakika yürüyüş mesafesindeki yer yerine hemen Big Chefs’in önüne park etmişler. Durum şaşırtıcıydı çünkü BMW, Mercedes ya da arazi taşıtı olmayan bir arabayı hemen önlerindeki kaldırıma park etme lütfünde bulunmuşlardı. Mekanların bu davranışlarını kesinlikle çok itici buluyorum. İçerisi galeri değil ki en yeni modelleri vitrine koyasın!


Before the Pink Martini concert we went to Çukurambar Big Chefs as the place was close to the concert venue. Çukurambar is a region where this food & beverage business started to evolve during the last years. Therefore I don’t find the area very welcoming. Many restaurants, cafés, bistros, or whatever they are called, are lined next to each other.

As weather was back to normal, we had a table at the garden. Large garden is very peaceful with its nice decoration. You may know if you have been there before, the little pool around the garden is now a flower area. Right after we sat our table, we realized that there was a cooling system spraying water. Although it perfectly cools, it makes you feel like a vegetable being watered.

Firstly we ordered a cold sparkling water. My dear uncle’s recipe, sparkling water with lime, lemon, mint and ice literally saved our lives. Following that salad with fresh oregano added feta arrived. Its taste was very good but a salad with the ingredient feta in the name having so little feta was surprising. Finally, we shared a vegetable pizza. The early arriving pizza, although we asked for it to be served after the salad, unfortunately was not very warm until we had it. You can imagine how the cheese was. In addition, I never understand why restaurants write mozzarella at the menu although they are not using it.

As we decided to eat better a little while ago, we didn’t order any dessert. As you know, we also shared our orders. I believe having a little of everything is better than having a salad and being hungry after an hour or having a whole pizza and feeling guilty. I also need to add that Big Chefs have great portions.

For the ones interested, sparkling water, salad, pizza, tea and Turkish coffee cost 50.50 TL. I believe the dinner was a little over priced, especially when we think of the salad. Serving tea with candies is not a reason for paying a small glass of tea 3.5 TL. I should also add that coffee is served with Turkish delight.

Another point I would like to add is that they offer valet parking. Although normally they prefer to park luxury cars in front of the restaurant, somehow this time our car was not parked somewhere 10 minutes walk away but right in front of the place. I find this kind of behavior very irritating. The place is not a car gallery, so why would you need to park the best models at the window?